1. sanki, gûya, tıpkı, … imiş gibi, âdetâ.
    It was as if the world has come to an end: Sanki dünyanın
    sonu gelmişti.
    He shook his head as if (he wanted) to say “No.”: “Hayır” demek ister gibi başını salladı.
    as if I cared: Sanki umurumda! (Umurumda değil!)
    looks as if … : … anlaşılıyor/görülüyor.
    It looks as if you have no friends: Hiç dostun olmadığı anlaşılıyor (= Görülüyor ki hiç dostun yok).
  2. sanki, … imiş gibi, gûya, sözde.
    He acted as if he didn't know: Bilmiyormuş gibi davrandı.
    As
    if you didn't know: Sanki bilmiyor muydun(uz)? (= Muhakkak biliyordunuz = Bilmediğinize inanmam).
bütün bunlar yetmezmiş gibi, bunlar da yetmezmiş gibi, üstüne üstlük Zarf
bütün bunlar yetmezmiş gibi, bunlar da yetmezmiş gibi, üstüne üstlük Zarf
kendini birşey sanmak Fiil
birşey gibi yapmak Fiil
birşeymiş gibi davranmak Fiil
birşey gibi davranmak Fiil
birşey gibi hissetmek Fiil
Galiba, görünüşe göre.
It seemed as if he didn't understand: Galiba anlamadı.
doğru değil, aslı yok, sebebi … değil, … için değil.
It isn't as if she weren't/isn't pretty = It
isn't as if she were/is ugly: Güzel olmadığı (çirkin olduğu) doğru değil (= Güzel olmasına güzel!)
I don't understand why she likes him so much, It isn't as if he's good looking at all: Onun nesine âşık bilmem, herhalde güzelliğine değil.
doğru değil, aslı yok, sebebi … değil, … için değil.
It isn't as if she weren't/isn't pretty = It
isn't as if she were/is ugly: Güzel olmadığı (çirkin olduğu) doğru değil (= Güzel olmasına güzel!)
I don't understand why she likes him so much, It isn't as if he's good looking at all: Onun nesine âşık bilmem, herhalde güzelliğine değil.
… gibi davranmak, … süsü vermek, … taslamak, yapar gibi görünmek.
terzi elinden yeni çıkmış gibi.
renk vermemek Fiil
sanmak, hissine/zehabına kapılmak, … gibi duymak/hissetmek.
I feel as if my leg were broken. My leg
feels as though it was broken.
… gibi görünmek Fiil
iki dirhem bir çekirdek olmak.
gerekirse, icabederse, ihtiyaç hasıl olursa, gerektiği/icabettiği zaman, ne zaman lâzım olursa.
Take
money from the bank as the need arises.